Avrupa Birliği (AB) çevresinde yoğun tartışmalara neden olan ormansızlaşmayla mücadele yasasının 12 aylık ertelenmesi gündemde. Eski AB Çevre Komiseri Virginijus Sinkevičius ve çevre savunucuları bu gecikmeyi iklim mücadelesinde geri bir adım olarak değerlendiriyor. Özellikle, dünya çapındaki hükümetler ve büyük şirketlerin yasaya yönelik yoğun lobi faaliyetleri sonucunda bu kararın alınması, AB'nin iklim taahhütlerine olan güvenilirliğini sorgulatıyor.
Ormansızlaşma Yasası Neyi Amaçlıyordu?
2023 yılında kabul edilen ve çevreciler tarafından "dünyadaki en iddialı çevre yasası" olarak selamlanan ormansızlaşma yasası, ormanların korunması için bir dönüm noktası niteliği taşıyordu. Yasa, kahve, kakao, palmiye yağı, soya gibi ürünlerin ve bu ürünlerin ham maddesi olduğu çikolata, deri ve mobilya gibi eşyaların, ormansızlaşma sürecine katkıda bulunduğu kanıtlanan alanlardan AB'ye ithalatını yasaklamayı hedefliyordu.
Bu yasaya göre, şirketler 2020 sonrasında ormansızlaştırılmış ya da bozulmuş arazilerde üretilen ürünlerin AB'ye sokulmadığından emin olmak zorundaydı. Uydu izleme ve çeşitli kontrol sistemleri kullanılarak ürünlerin izlenmesi ve bu şartlara uygunluğu denetlenecekti.
Erteleme Kararının Arkasında Ne Var?
AB Komisyonu, ormansızlaşma yasasının uygulanmasına yönelik 12 aylık bir gecikme önerisinde bulundu. Komisyon, küresel ortakların kaygılarına yanıt vermek ve şirketlerin yeni yasal düzenlemelere uyum sağlamaları için daha fazla zaman tanımak amacıyla bu kararı aldığını belirtti. Özellikle Brezilya ve Avustralya gibi ülkeler, AB'nin orman kayıplarını ölçmek için yanlış veri kullandığını savunarak bu yasaya itiraz etmişti. Endonezya ve Fildişi Sahili gibi ülkeler ise yasaların küçük çiftçileri cezalandıracağını ve ihracatlarına zarar vereceğini dile getirdi.
Çevre Savunucuları Ne Diyor?
Yasanın ertelenmesi, çevre savunucuları ve eski çevre yetkilileri tarafından büyük bir hayal kırıklığı olarak değerlendiriliyor. Temmuz ayına kadar Çevre Komiseri olarak görev yapan Virginijus Sinkevičius, bu ertelemenin her gün 80.000 dönümlük ormanın kaybına neden olacağını, AB'nin iklim taahhütlerini zayıflatacağını ve küresel karbon emisyonlarını %15 oranında artıracağını belirtti. Ayrıca, AB'nin küresel ortaklarıyla güven ilişkisine de zarar vereceğini vurguladı.
Sinkevičius, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'e hitaben yaptığı açıklamada, "Bu erteleme, iklim değişikliğiyle mücadelede geriye atılmış bir adımdır" diyerek, yasanın gecikmesinin Avrupa'nın iklim liderliği üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekti.
Von der Leyen ve AB’nin İklim Taahhütleri
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in liderliğinde başlatılan Avrupa Yeşil Mutabakatı, AB’nin çevreye duyarlı geleceğine yönelik en büyük adımlardan biri olarak görülüyordu. Ancak çevreciler, Von der Leyen'in ikinci dönemine başlarken çevre mevzuatına yönelik artan tepkiler nedeniyle bu taahhüdün giderek zayıfladığını söylüyor. Pestisit düzenlemelerinde geri adım atılması ve ormansızlaşma yasasının ertelenmesi gibi kararlar, bu endişeleri güçlendiriyor.
Erteleme Kararının Sonuçları
Erteleme önerisinin yürürlüğe girebilmesi için AB bakanları ve Avrupa Parlamentosu tarafından onaylanması gerekiyor. Eğer bu karar kabul edilirse, büyük işletmeler için yasa 2025'te, küçük ve mikro işletmeler için ise 2026'da yürürlüğe girecek.
Ancak çevreciler, gecikmenin sadece yasanın uygulanmasında değil, ormansızlaşmanın önlenmesinde de ciddi sonuçlar doğuracağı konusunda uyarıyorlar. Amazon ormanlarından Afrika ormanlarına kadar geniş bir coğrafyada ormansızlaşma hız kesmeden devam ederken, bu kararın etkilerinin felaket boyutunda olabileceği belirtiliyor.
AB’nin ormansızlaşmaya karşı yürüttüğü mücadelede bir yıl gibi kısa bir süre bile ciddi sonuçlar doğurabilir. Dünyanın en büyük çevre yasalarından biri olarak görülen ormansızlaşma yasasının ertelenmesi, sadece orman kayıplarını hızlandırmakla kalmayacak, aynı zamanda AB’nin çevre liderliği konusundaki güvenilirliğine de gölge düşürecek gibi görünüyor. Avrupa'nın iklim taahhütleri konusunda attığı adımlar, küresel ölçekte gözlemleniyor ve bu adımların gecikmesi tüm dünyada iklim değişikliği ile mücadeleyi olumsuz etkileyebilir.
Comments