
Avrupa Birliği, iklim değişikliğiyle mücadele ve enerji güvenliğini sağlama amacıyla yenilenebilir enerji kaynaklarına yöneliyor. Bu kapsamda, Kuzey Afrika ülkeleri, özellikle Fas ve Mısır, güneş ve rüzgar enerjisi potansiyelleri nedeniyle Avrupa için cazip bir ortak olarak görülüyor. Ancak, Greenpeace'in yayınladığı yeni bir rapor, Avrupa destekli bu projelerin "yeşil aklama" (greenwashing) iddialarıyla gölgelendiğini ve yerel halk ile çevre üzerinde olumsuz etkileri olabileceğini ortaya koyuyor. Bu makalede, raporun bulgularını, iddiaları ve tartışmaları ele alacağız.
Kuzey Afrika'nın Yenilenebilir Enerji Potansiyeli ve Avrupa'nın İlgisi
Fas ve Mısır, Akdeniz'in güneyindeki stratejik konumları ve yüksek güneş ve rüzgar enerjisi potansiyelleri sayesinde, Avrupa'nın enerji arzını çeşitlendirme ve Rusya'ya olan bağımlılığını azaltma çabalarında önemli bir rol oynayabilir. Avrupa ülkeleri, bu potansiyeli değerlendirmek için Kuzey Afrika'daki yenilenebilir enerji projelerine milyarlarca dolarlık yatırımlar yapıyor.
Greenpeace Raporu: "Yeşil Aklama" İddiaları
Greenpeace'in raporuna göre, Avrupa destekli yenilenebilir enerji projeleri, Fas ve Mısır'ın kendi ekonomilerini karbonsuzlaştırma çabalarını engelliyor, yerel halkları yerinden ediyor ve çevresel sorunlara yol açıyor. Raporda öne sürülen başlıca iddialar şunlar:
Yerel Halkın Enerji Yoksulluğu: Fas ve Mısır, kendi ekonomilerini beslemek için büyük miktarda petrol ve gaz ithal ederken, ürettikleri temiz enerjiyi Avrupa'ya ihraç ediyor. Bu durum, yerel halkın enerji yoksulluğu yaşamasına ve kirli fosil yakıtlara bağımlı kalmasına neden oluyor.
Çevresel Etkiler: Yenilenebilir enerji projeleri, bazı durumlarda zaten kıt olan su kaynaklarını tüketiyor ve toprak erozyonu, kirlilik gibi çevresel sorunlara yol açıyor.
Sosyal Etkiler: Projeler, yerel halkların yerinden edilmesine ve geçim kaynaklarının kaybına neden olabiliyor.
Mısır Örneği: Gaz İhracatı ve Kirli Yakıtlar
Rusya-Ukrayna savaşının ardından, Avrupalı enerji şirketleri, Rus gazına alternatif bulmak amacıyla Mısır'ın doğalgaz rezervlerine milyarlarca dolarlık yatırım yaptı. Ancak Greenpeace, bu durumun Mısırlılar için pek de faydalı olmadığını savunuyor.
Rapora göre, Mısır, Avrupa'ya daha fazla gaz ihraç etmek için, iç tüketimde sülfür ve ağır metaller gibi toksinler içeren ağır hidrokarbonların bir karışımı olan mazot gibi daha kirli yakıtları kullanmaya başladı.

Fas Örneği: Yeşil Hidrojen Projeleri ve Su Kaynakları
Fas'ta ise, Total Energies gibi şirketler, yeşil hidrojen ve amonyak tesislerine büyük yatırımlar yapıyor. Bu projeler, gelecekte Avrupa'ya temiz enerji ihraç etmeyi hedefliyor. Ancak, Greenpeace, bu projelerin, zaten su kıtlığı çeken bölgelerde milyonlarca litre tatlı su tükettiğini ve yerel halkın su kaynaklarını tehdit ettiğini belirtiyor.
Uluslararası Düşünce Kuruluşlarının Görüşleri
Uluslararası düşünce kuruluşları, Mısır ve Fas gibi ülkelerin yenilenebilir enerji sektörlerini hızla büyütmek için uluslararası yatırıma ihtiyaç duyduğunu belirtiyor. Ancak, bu yatırımların yerel halkın ihtiyaçlarını ve çevresel etkileri göz önünde bulundurarak yapılması gerektiği vurgulanıyor.
Greenpeace'ten Çağrı: Sorumluluk Küresel Kuzey'de
Greenpeace Orta Doğu ve Kuzey Afrika'daki kampanya lideri Hanen Keskes, "Küresel kuzey, sosyo-çevresel maliyetleri küresel güneye yansıtmak yerine kendi tüketimini azaltma ve yerel yenilenebilir kapasite oluşturma sorumluluğunu üstlenmelidir" diyor. Keskes, küresel finansal mimarinin sömürgecilikten arındırılması ve dönüştürülmesi gerektiğini savunuyor.
Avrupa'nın Kuzey Afrika'daki yenilenebilir enerji projelerine yönelik yatırımları, hem fırsatlar hem de riskler barındırıyor. Bu projelerin, yerel halkın enerji ihtiyaçlarını karşılaması, çevresel etkileri en aza indirmesi ve sürdürülebilir kalkınmaya katkıda bulunması gerekiyor. Aksi takdirde, bu projeler, "yeşil aklama" iddialarını haklı çıkarabilir ve hem Kuzey Afrika ülkeleri hem de Avrupa için olumsuz sonuçlar doğurabilir.
Comments