top of page
Yazarın fotoğrafıEE Admin

Direnenler Raporu (52. Hafta)


Direnenler Raporu (52. Hafta)

Giresun'da Karavan Park Protestosu


Giresun’un merkez ilçesindeki deniz kenarına yapılması planlanan karavan park projesi, halkın ve sivil toplum örgütlerinin tepkisini çekiyor. Özellikle Emek Partisi Giresun İl Temsilcisi Halit Keskin’in yaptığı açıklamalar, halkın duyduğu endişeleri bir kez daha gündeme taşıdı.


Halkın Sahilini Koruyalım


Keskin, karavan parkın deniz kenarında bulunan ve halkın kullandığı birkaç kumsaldan birine yapılmasının kabul edilemez olduğunu belirtti. Bu alanların ticari projelere açılmasını eleştiren Keskin, “Karavan park için uygun başka yerler bulunabilir, ancak kolaycılıkla halkın sahil alanı gasp ediliyor. Ayrıca karavan parklar çevresel kirlilik ve görüntü bozukluğu yaratabilir,” diyerek tepki gösterdi.


Direnenler Raporu (52. Hafta)

Deniz Şehirden Koparıldı


Keskin, geçmişte yapılan sahil yolu projesiyle denizin doldurulmasının Giresun’da yarattığı sorunlara değinerek, benzer bir anlayışla kumsal alanların da yok edilmemesi gerektiğini vurguladı. Projenin yeterince tartışılmadan hayata geçirilmek istendiğini belirten Keskin, karavan parkın atık yönetimi gibi çevresel etkilerinin de açıklığa kavuşturulmadığını ifade etti.


Çağrı: Halkın Görüşüne Saygı Duyun


Giresun Valiliği, belediye ve ilgili kurumlara çağrıda bulunan Keskin, projelerin halkın görüşleri alınarak ve çevresel hassasiyetler gözetilerek yapılması gerektiğini vurguladı. Emek Partisi olarak bu konuda halkın yanında olduklarını belirtti.


Montana Yüksek Mahkemesi’nden İklim İçin Tarihi Karar


ABD Montana Yüksek Mahkemesi, çevre ve iklim değişikliği konularında tarihi bir karara imza attı. Eyaletin enerji politikalarının genç aktivistlerin temiz bir çevre hakkını ihlal ettiği gerekçesiyle alt mahkeme tarafından verilen karar onaylandı.


Held v. Montana davasında alınan bu karar, ABD’de bir eyalet yüksek mahkemesi tarafından bu türde verilen ilk karar olarak kayıtlara geçti.

Genç çevre aktivistleri, fosil yakıt projelerinin iklim değişikliği üzerindeki etkilerini görmezden gelen yasaların iptal edilmesini talep etmişti. Davacı gençlerden Rikki Held, kararın yalnızca kendileri için değil, “iklim değişikliği nedeniyle geleceği tehdit altında olan tüm gençler için bir zafer” olduğunu belirtti.


Direnenler Raporu (52. Hafta)

Montana Anayasası’nın GücüMontana, çevresel hükümlerin anayasal güvence altına alındığı nadir eyaletlerden biri olarak dikkat çekiyor. Çevre Hukuku uzmanı Patrick Parenteau, bu hükümlerin ülkedeki en güçlü yasalar arasında yer aldığını belirterek, Montana kararının diğer eyaletler ve hatta diğer ülkeler için örnek teşkil edebileceğini ifade etti.



Dünyaya Yayılan Bir DalgaKarar yalnızca ABD içinde değil, Pakistan, Uganda, Kolombiya, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi ülkelerde de benzer davalar için cesaret verici bir örnek oldu. Uzmanlar, bu kararın iklim değişikliği mücadelesinde yargının oynayabileceği kilit rolü gözler önüne serdiğini vurguluyor.


Montana’da verilen bu karar, sadece gençlerin çevre mücadelesinin değil, aynı zamanda bireylerin ve toplulukların anayasal haklarını koruma mücadelesinin önemini bir kez daha hatırlattı.


Kandıra’nın Doğa Çağrısı: Çöp Tesisi İstemiyoruz!


Kocaeli'nin Kandıra ilçesinde aylardır süren mücadele, halkın güçlü sesleriyle İzmit İnsan Hakları Parkı’nda bir kez daha yankılandı. Kandıra halkı, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılmak istenen atık tesisine karşı “Çöp tesisi istemiyoruz” sloganlarıyla tepkisini dile getirdi.


Direnenler Raporu (52. Hafta)

Neden Karşı Çıkılıyor?


Tesisin tarım arazilerine, yerleşim yerlerine ve su kaynaklarına yakın bir alana yapılmak istenmesi, halk arasında büyük bir endişeye neden oldu. Köylüler, tesisin faaliyete geçmesi durumunda doğal kaynakların ve bölgedeki ekosistemin ciddi zarar göreceğini vurguluyor. Özellikle Kocaeli’nin en doğal kalmış bölgelerinden biri olan Kandıra’nın, bu projeyle geri dönüşü olmayan bir çevre felaketiyle karşı karşıya kalacağı belirtiliyor.


Su ve Tarım Tehlikede


Kandıra halkı, çöp tesisinin çevresindeki ormanlık alanları yok edeceğini ve yer altı ile yer üstü su kaynaklarını kirleteceğini söylüyor. Aynı zamanda, tarım arazilerinin de olumsuz etkileneceği uyarısında bulunuyorlar. Eylemciler, “Doğamızı, suyumuzu ve toprağımızı korumak için bu mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz” mesajını verdi.


Kandıra’nın Direnişi


Halk, bu projeye karşı duruşunu güçlendirmek için bir araya gelmeye devam ediyor. Çevreye olan zararlarını anlatarak yetkililere seslenen Kandıralılar, bu mücadeleyi sadece kendi bölgeleri için değil, gelecek nesiller için verdiklerini ifade etti.

Kandıra halkının bu kararlı duruşu, çevre mücadelesinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Bölgedeki doğal yaşamın korunması için bu direniş, yalnızca Kandıra'nın değil, tüm doğaseverlerin mücadelesi olmalı.



Tokat'ın Doğası İçin Direniş: 30 Aralık Davasına Çağrı


Tokat’ta doğanın ve tarım alanlarının korunması için mücadele eden halk, siyanürle maden arama tehdidine karşı sesini yükseltiyor. HLC Kıymetli Madenler ve Yatırım A.Ş.’nin bölgede hayata geçirmek istediği projeye karşı köy girişinde nöbetler tutuluyor, İstanbul’dan Tokat’a destek çağrıları yapılıyor. Doğal kaynakların korunması ve kutsal alanların tahrip edilmemesi için verilen bu mücadele, yerel halkın dayanışmasını ve kararlılığını gözler önüne seriyor.


Direnenler Raporu (52. Hafta)

Madene Karşı Direnişin Sebepleri


Siyanürle yapılacak maden aramasının tarım ve hayvancılığı bitireceğini belirten Tokatlılar, bu projenin hem yerel ekonomiye hem de çevreye büyük zararlar vereceğini ifade ediyor. Özellikle Alevi yurttaşlar için kutsal kabul edilen Çal Baba Ormanları’nın tahrip edilmesi riski, mücadeleyi daha da anlamlı hale getiriyor.


Mücadelenin Yönü ve Davet


Günçalı Köyü Derneği’nin düzenlediği basın açıklamasında, hukuka aykırı şekilde ilerleyen maden arama sürecine dikkat çekildi. 30 Aralık’ta görülecek dava için herkese Tokat Adliyesi’ne destek çağrısı yapılırken, bu mücadelede yalnız olmadıklarının altı çizildi.


Tokatlıların kararlı duruşu, doğa ve insan odaklı bir yaşam için verilen mücadelenin simgesi haline geldi. Bu mücadele, yalnızca Tokat halkının değil, doğayı ve insan haklarını savunan herkesin destek olması gereken bir dayanışma örneği.


Marmaris Kent Politikaları Derneği’nden Hukuki Mücadele


Marmaris Kent Politikaları Derneği, Muğla 3. İdare Mahkemesi’nin Sinpaş inşaatı için verdiği iptal kararlarının uygulanmamasına tepki gösterdi. Marmarisliler, doğayı koruma adına imza kampanyası başlatarak inşaatın derhal durdurulmasını talep etti.


Hukuki Süreç ve Mahkeme Kararları


Muğla 3. İdare Mahkemesi, Sinpaş’ın İmar Durum Belgesi ve ruhsatlarını iptal etti. Ardından Marmaris Belediyesi, 11 Aralık’ta inşaatı mühürledi. Ancak bu kararların ardından dahi inşaat faaliyetleri devam etti. Marmaris Kent Politikaları Derneği, bu durumun hukukun ihlali olduğunu belirtti.


Direnenler Raporu (52. Hafta)

Dernekten Açıklama: "Yasa Tanımaz Faaliyetlere Son Verilsin"


Dernek, belediyenin yeni yapı ruhsatlarını iptal etmemesi nedeniyle Sinpaş’ın faaliyetlerini sürdürdüğünü belirtti. Açıklamada, imar planlarının yok hükmünde olmasına rağmen inşaatın devam ettiğine dikkat çekildi. Ayrıca, Marmaris Kaymakamlığı’nın mahkeme kararlarını uygulamaya yönelik adım atmaması eleştirildi.


İmza Kampanyası ve Halkın Talepleri


Marmaris Kent Politikaları Derneği, imza kampanyasıyla kaymakamlığı göreve davet etti. Halk, milli park alanındaki yapılaşmanın durdurulmasını ve şeffaf bir bilgilendirme toplantısı yapılmasını talep ediyor. Dernek, Marmaris’in doğal güzelliklerinin ve demokratik haklarının korunması için mücadeleye devam edeceklerini vurguladı.



Eşme’de Madencilik Skandalı: İçme Suyuna Zehir Karışıyor


Uşak’ın Eşme ilçesindeki Kışladağ Altın Madeni, çevrede yaşayan köylerin içme suyunu ve ekosistemini ciddi şekilde tehdit ediyor. Uşak Barosu Çevre Komisyonu’nun açıklamalarına göre, siyanürle altın madenciliği nedeniyle içme sularında metalik renklenmeler gözlenirken, çevredeki doğal yaşam büyük zarar görüyor.


“Cehennem Çukuru” ve Çevresel Tahribat


Madende bulunan ve 500 metreyi aşan derinliğiyle “cehennem çukuru” olarak adlandırılan bölge, yeraltı sularını kirleterek insan sağlığına ve doğal yaşama zarar veriyor. Çevredeki ormanlar, bitki örtüsü ve yaban hayatı yok olma noktasına gelmiş durumda. Bölgedeki çiftlik hayvanları arasında düşük, sakat doğum ve ölümler yaşanırken, bu durumun temel nedeninin maden faaliyetleri olduğu belirtiliyor.


Direnenler Raporu (52. Hafta)

Hukuki Mücadele: AİHM ve Yerel Davalar


Uşak Barosu, Kışladağ Altın Madeni’ne karşı verdiği mücadeleyi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıdı. Nisan ayında AİHM, davacıların adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verdi ve davanın yeniden görülmesi gerektiğine hükmetti. Hukuk mücadelesinin devam ettiğini belirten yetkililer, halkın haklarını savunmaya kararlı olduklarını ifade etti.


Yerel Halk ve Avukatlardan Dayanışma


Baro yetkilileri ve avukatlar, Eşme halkıyla birlikte adliye önünde basın açıklaması yaparak sorunun acilen çözülmesi gerektiğini vurguladı. Yetkililer, çevreyi ve canlıları korumak adına bölgedeki madencilik faaliyetlerinin durdurulması gerektiğini dile getirdi.


Çevre ve Gelecek İçin Mücadele


Eşme’deki Kışladağ Altın Madeni’nin neden olduğu tahribat, yalnızca yerel bir sorun değil, aynı zamanda çevresel adaletin bir parçası. Hem insan sağlığı hem de doğal yaşamın korunması için mücadele eden Eşme halkı ve Uşak Barosu, bu sorunun çözümü için dayanışma çağrısında bulunuyor.

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating
bottom of page