Yıllarca büyük şirketlerde proje yöneticisi olarak çalıştım. Yoğun iş temposu, sürekli artan talepler ve şehir hayatının getirdiği stresle başa çıkarken, farkında olmadan tüketime dayalı bir yaşam tarzına kapılmıştım. Bir şeylerin eksik olduğunu hissediyordum ama ne olduğunu tam olarak anlayamıyordum
İlk adım olarak, gerçekten neye ihtiyacım olduğunu sorgulamaya başladım. İçinde bulunduğumuz sistem bize sürekli daha fazla tüketmemiz gerektiğini söylüyor. Daha fazla eşya, daha yeni teknolojiler, daha fazla harcama...
Ancak bu döngüde kaybolduğumu fark ettim. Gerçekten ihtiyacım olan şeyler nelerdi?
Minimalist olan bir arkadaşımın önerilerini dinledim ve işe koyuldum.
Gardırop, Evin Düzenlenmesi ve Tüketim Alışkanlıklarım 3 ana konumdu. Bu alanları düzeltmeye başladığım anda hayatımda bir şeylerin değiştiğini fark etmiştim.
Bugünkü yazım gardırop ile ilgili olacak, belki küçük bir adım olarak gözükebilir ama benim yeni hayatımın başlangıcıydı.
İlk olarak gardırobumdan başladım. Yıllar içinde biriktirdiğim ve çoğunu hiç giymediğim kıyafetlerim vardı. Her sabah ne giyeceğime karar vermek büyük bir stres kaynağıydı. Tüm kıyafetlerimi çıkarıp, gerçekten sevdiğim ve sıkça giydiğim parçaları ayırdım. Geri kalanları bağışladım veya geri dönüştürdüm.
İtiraf etmeliyim ki çok zorlandım. :)
Fakat bana kazandırdıklarını çok kısa bir süre içerisinde farkına vardım;
Her sabah ne giyeceğim derdinden kurtuldum karar verme sürem çok azaldı çünkü daha az kıyafetle daha hızlı kombinler yapabiliyorum. Tabi ki sevdiğim kıyafetlerin olması ve birbiriyle uyum sağlayacak modellerin olması burada etken oldu. Yani Gardırop yalnızca küçülmedi daha efektif kullanabileceğim kıyafetler seçtim.( Bu konuya ayrıca farklı bir yazımda değineceğim)
Karar verme süremin azalması ve ne giyeceğim derdi meğerse sabahleyin yaşadığım streslerden biriymiş. Sabah koşuşturması sırasında yaşadığım stresin farkında bile değilmişim. Bu stresi o kadar içselleştirmişim o kadar rutin haline getirmişim ki yarattığı etkiyi gardırop devriminden bir kaç gün sonra anlayabildim. Sabahları daha mutlu ve dinç kalktığımı ve ailemle daha fazla sohbet ettiğimin farkına vardım. Bir kaç ay sonra ise sabahları oldukça gergin olan bendeniz adeta etrafına enerji ve mutluluk saçan başka birine dönüşmüştüm. Bu durumu fark eden ilk kişi eşimdi ve halinden çok memnundu.
Gardırop devriminin sonradan ortaya çıkan sonuçlarından birisi de harcamalardı.
Tutumlu biri olmama rağmen, harcamalarım nerdeyse % 50 azalmıştı.
Moda trendlerine uymak yerine kendi tarzımı belirleyip bana yakışan, benim içinde olduğumda mutlu olduğum kıyafetlerin gardırop içinde olması daha az para harcamama neden oldu.
Bu yolda aradığım şey içsel bir huzur ve mutluluktu daha az para harcıyor olmak bu işin bonusu oldu.
Ve tabi ki bir başka bonus ise zamandı. Daha fazla zamanın kalacağını da bu işe başlarken tahmin etmiyordum. Ailecek ertelediğimiz bir çok etkinliği yapmaya başladık. Daha fazla kitap okumaya başladım, kızıma daha fazla vakit ayırdım.
İşte bu yüzden gardırop düzenlemesi benim için devrimsel bir süreçti. Gardırop ile birlikte yaşam biçimim, tarzım düzelmişti. Hayata bakış açım değişmişti.
Gardırop devrimi, hayatımda sadece fiziksel bir değişiklik değil, aynı zamanda zihinsel ve duygusal olarak da büyük bir dönüşüm sağladı. Bu adımlar, beni tüketim kültüründen uzaklaştırarak daha anlamlı ve tatmin edici bir yaşama doğru yöneltti.
Sevgiler,
Zeynep
Comments