İklim Yasası mı, Ticaret Düzenlemesi mi? TBMM'de Muhalefetten Sert Çıkış
- EE Admin
- 5 gün önce
- 2 dakikada okunur

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nda görüşülmeye başlanan ve Türkiye'nin ilk "İklim Kanunu" olma iddiasını taşıyan kanun teklifi, daha ilk günden muhalefet partileri ve iklim alanında çalışan sivil toplum kuruluşlarının (STK) sert tepkisiyle karşılaştı. Meclis'te düzenlenen ortak basın toplantısında, teklifin iklim krizinin gerçek nedenlerine eğilmek yerine, öncelikli olarak karbon piyasasını düzenlemeye odaklandığı ve sermayenin çıkarlarını gözettiği eleştirileri dile getirildi.
Muhalefetin Ana Argümanı: "İklim Değil, Sermayenin Karbon Düzenlemesi"
Muhalefet partileri ve 120'den fazla iklim platformunu temsil eden STK'lar, kanun teklifinin isminin "İklim Kanunu" olmasına rağmen içeriğinin iklim kriziyle mücadeleyle ilgisi olmadığını savunuyor. Öne çıkan temel eleştiriler şunlar:
Karbon Piyasası Odaklılık: Teklifin, iklim değişikliğinin kök nedenlerine inmek yerine, esas olarak Avrupa Birliği'nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) gibi uluslararası ticaret gerekliliklerine uyum sağlamak ve bir karbon ticaret sistemi kurmak amacıyla hazırlandığı belirtiliyor. Bu durumun, yasayı bir "iklim" yasasından çok bir "karbon piyasası" yasası haline getirdiği vurgulanıyor.
Fosil Yakıtların Göz Ardı Edilmesi: İklim krizinin ana sorumlusu olarak gösterilen fosil yakıtların kullanımı, teşviki veya aşamalı olarak sonlandırılmasına dair somut hedeflerin ve yaptırımların teklifte yer almadığı eleştiriliyor. 2053 net sıfır emisyon hedefiyle teklifin içeriği arasında bir tutarlılık olmadığı, hatta fosil yakıt kullanımının teşvik edildiği ifade ediliyor.

Çevresel Kaygılar: "Doğayı Korumaz, Ticarete Açar"
Muhalefet temsilcileri, teklifin Türkiye'nin ormanlarını, sularını, meralarını ve genel olarak ekosistemlerini korumaya yönelik yeterli güvenceler sunmadığını, tam tersine bu doğal varlıkları ticari bir meta haline getirme riski taşıdığını dile getiriyor. İktidarın 22 yıllık politikalarının zaten doğal alanlara büyük zarar verdiği belirtilirken, öncelikle bu tahribatı durduracak ve sorumlularına yaptırım uygulayacak bir "ekolojik kırım" yasasına ihtiyaç olduğu savunuluyor. Mevcut teklifin, "ama, fakat" gibi ifadelerle sermayenin kâr elde etmesi için çevresel düzenlemelerin etrafından dolaşılmasına olanak tanıyacağı endişesi paylaşılıyor.
"Halkın Değil, Şirketlerin Yasası": Sosyal Boyut Eksikliği Eleştirisi
Teklifin, iklim krizinin sosyal boyutlarını ve özellikle kırılgan gruplar üzerindeki etkilerini göz ardı ettiği de önemli bir eleştiri noktası.
Sermaye Odaklılık: Teklifin hazırlanmasında halkın, emekçilerin, yerel toplulukların ve özellikle iklim krizinden en çok etkilenecek kesimlerin ihtiyaçları yerine, büyük şirketlerin ve sermaye gruplarının (konuşmalarda sıklıkla belirli şirket isimleri sembolik olarak kullanılarak) çıkarlarının önceliklendirildiği iddia ediliyor.
Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği: İklim krizinden orantısız şekilde etkilenen kadınların durumuna ve toplumsal cinsiyet eşitliğine dair hiçbir hükmün teklifte yer almaması da eleştiriliyor. Teklifin genel olarak halktan yana bir yaklaşım sergilemediği belirtiliyor.

Talep Net: Gerçek Bir İklim Yasası ve Teklifin Geri Çekilmesi
Muhalefet partileri ve STK temsilcileri, mevcut haliyle kanun teklifinin geri çekilmesi gerektiğini savunuyor. Bunun yerine, fosil yakıtları aşamalı olarak sonlandıracak, ekolojik yıkımı durduracak, yenilenebilir enerjiye adil bir geçişi sağlayacak, halkın ve doğanın çıkarlarını ön planda tutacak, sosyal adaleti gözeten gerçek bir iklim kanununun hazırlanması için mücadele edeceklerini belirtiyorlar. Talepleri, sermayenin değil, halkın ihtiyaçlarını karşılayan bir iklim yasası.
TBMM'de görüşülen İklim Kanunu Teklifi, Türkiye'nin iklim politikaları açısından önemli bir adım olması beklenirken, muhalefet ve sivil toplumdan gelen güçlü eleştirilerle karşılandı. Teklifin odağının iklim değişikliğiyle mücadeleden çok karbon piyasası ve ticari düzenlemelerde olması, fosil yakıtlara değinmemesi ve sosyal boyutları eksik bırakması temel eleştiri noktalarını oluşturuyor. Önümüzdeki günlerde Meclis'teki tartışmalar, teklifin akıbetini ve Türkiye'nin iklim kriziyle mücadeledeki samimiyetini gösterecek.
Comments