top of page
Yazarın fotoğrafıEE Admin

Los Angeles Yangınları ve İklim Krizi

Los Angeles Yangınları ve İklim Krizi

Kaliforniya, bir kez daha alevlerle boğuşuyor. Los Angeles'ı saran ve 150.000'den fazla insanı evlerinden eden orman yangınları, iklim değişikliğinin yıkıcı sonuçlarını acı bir şekilde hatırlatıyor.


Pulitzer ödüllü yazar John Vaillant, "Fire Weather" (Ateş Havası) adlı kitabında incelediği "21. yüzyıl yangınları"nın, çocukluğumuzda gördüğümüz yangınlardan çok farklı olduğunu ve bu farkın temelinde iklim krizinin yattığını vurguluyor. Peki, Los Angeles yangınları bize ne anlatıyor ve bu felaketlerin arkasında kimler var?


İklim Değişikliği Yangınları Nasıl Tetikliyor?


Joan Didion'ın dediği gibi, sıcak ve kuru Santa Ana rüzgarları, Kaliforniya'yı "uçurumun kenarına" getiriyor. Ancak, Vaillant'a göre, artık sadece uçurumun kenarında değiliz, "çoktan denize düşmüşüz gibi hissediyoruz." İklim değişikliği, sıcaklıkları artırarak, kuraklığı şiddetlendirerek ve bitki örtüsünü kurutarak yangınlar için mükemmel bir ortam yaratıyor. Yükselen sıcaklıklar, daha sık ve daha şiddetli sıcak hava dalgalarına yol açarak, yangınların hızla yayılmasını kolaylaştırıyor. Bu, artık "roket bilimi" değil, basit bir gerçek: Daha sıcak ve kuru bir dünya, daha kolay yanar.


21. Yüzyıl Yangınları Farklı Mı?


Vaillant, "21. yüzyıl yangınları" tanımını, iklim değişikliğinin etkisiyle değişen yangın dinamiklerini açıklamak için kullanıyor. Kanada'daki 2016 Fort McMurray yangını, Paradise, Maui ve şimdi de Los Angeles yangınları, bu yeni nesil yangınların örnekleri. Artık herhangi bir şehir, kuraklık, sıcak hava ve rüzgarın bir araya gelmesiyle yanabilir hale geldi. Vaillant, "Dünyanın herhangi bir yerinde yeniden yaratılabilirler," diyerek tehlikenin boyutunu vurguluyor.


Los Angeles Yangınları ve İklim Krizi

Yanan İnsan ve Fosil Yakıt Bağımlılığı


Vaillant, insan türünü "Homo Sapiens" yerine, "yanan adam" anlamına gelen "Homo Flagrans" olarak tanımlıyor. Çünkü ona göre, ateş bizim "kolaylaştırıcımız ve süper gücümüz", fakat aynı zamanda ona bağımlıyız. Fosil yakıtlara dayalı modern yaşam tarzımız, arabalarımızdan evlerimizdeki eşyalara kadar her şey ateşin enerjisiyle işliyor. Ancak, bu enerjinin gerçek bedelini, yani ısıyı ve emisyonları, mühendislik harikaları sayesinde görmezden geliyoruz. Oysa atmosfer ve doğa, bu bedeli hissediyor ve bize yangınlarla geri bildiriyor.


Fosil Yakıt Endüstrisi: Yangınların Gizli Kundağı


Vaillant, fosil yakıt endüstrisini yangınların doğrudan nedeni olarak görmese de, "yangınları artıran, destekleyen ve harekete geçiren bir etken" olarak tanımlıyor. Petrol ve doğal gaz kullanımı, atmosferdeki sera gazı miktarını artırarak küresel ısınmayı hızlandırıyor ve böylece yangınlar için daha elverişli koşullar yaratıyor.


Vaillant'a göre, "hissedarlarla olan dinamik, kurumsal sosyopati için koşullar oluşturur." Kar hırsı, doğanın sınırlarını görmezden geliyor ve bu da felaketleri kaçınılmaz kılıyor.


Los Angeles Yangınları ve İklim Krizi

Yanıcı Malzemeler ve Zehirli Dumanlar


Vaillant, modern evlerin yapımında kullanılan malzemelerin de yangın riskini artırdığına dikkat çekiyor. Petrol türevlerinden yapılan sentetik malzemeler, plastikler, laminat zeminler ve suntalar, yangın sırasında zehirli dumanlar yayarak tehlikeyi büyütüyor.


Sorumluluk Kimde? Siyasi Liderler ve İnkarcılık


Vaillant, siyasi liderlerin ve endüstri liderlerinin, iklim değişikliği gerçeğini inkar ederek ve bilimi çarpıtarak sorumluluktan kaçtıklarını belirtiyor. Özellikle, ABD'de bazı siyasi figürlerin iklim değişikliğini reddetmesi ve fosil yakıt endüstrisini savunması, durumu daha da kötüleştiriyor. Vaillant, "Liderlerin bilim hakkında yalan söylemesi fikri çok temelde yanlış, zararlı ve medeniyeti aşındıran bir şey," diyerek bu tutumu eleştiriyor.


Yangınlara Karşı Ne Yapabiliriz?


Vaillant, yangınlara karşı bireysel olarak alınabilecek önlemler olduğunu belirtiyor. "FireSmart" gibi programlar, evlerin etrafındaki yanıcı maddelerin temizlenmesi ve yangına dayanıklı malzemeler kullanılması konusunda rehberlik ediyor. Ancak, asıl çözümün sistemik bir değişim olduğunu vurguluyor: "Alçakgönüllü olmalı ve ateşle, ayrıca su ve petrolle olan ilişkimizi yeniden müzakere etmeliyiz."


Los Angeles yangınları, iklim krizinin artık uzak bir tehdit olmadığını, kapımıza dayandığını gösteriyor. John Vaillant'ın da vurguladığı gibi, fosil yakıtlara olan bağımlılığımızı sorgulamalı, doğayla olan ilişkimizi yeniden tanımlamalı ve "Homo Flagrans" kimliğimizle yüzleşmeliyiz. Aksi takdirde, "uçurumun kenarından" çoktan düştüğümüz bu denizde boğulma tehlikesiyle karşı karşıyayız.


İlgili Yazılar

Hepsini Gör

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating
bottom of page