Lahey'de Kritik Duruşma
Pazartesi günü Lahey'deki Barış Sarayı'nda başlayan tarihi duruşma, iklim krizinden en çok etkilenen savunmasız ülkelerin sesi oldu. Vanuatu'nun İklim Değişikliği ve Çevre Özel Temsilcisi Ralph Regenvanu, sera gazı emisyonlarının büyük çoğunluğunu üreten "kolayca tanımlanabilir bir avuç devletin" yasal sorumluluğunu vurguladı.
Küçük Ada Devletlerinin Dramatik Durumu
Pasifik ada devletlerinden gelen temsilciler, yükselen deniz seviyeleri ve şiddetlenen doğal felaketlerin kendi kaderlerini tehdit ettiğine dikkat çekti. Vanuatu'yu temsilen konuşan Ilan Kiloe, iklim krizinin bu ülkelerin kendi kaderini tayin hakkını tehlikeye attığını ve bu durumun sömürge dönemlerinden kalan adaletsizliklerle bağlantılı olduğunu belirtti. "Kendimizi yaratmadığımız bir kriz içinde hayatta kalma savaşı veriyoruz," dedi.
Uluslararası Düzen ve Hukuki Sorumluluk
BM Genel Kurulu’nun talebi üzerine Uluslararası Adalet Divanı (UAD), devletlerin iklim değişikliğine karşı yükümlülüklerini ve bu yükümüllükleri yerine getirmemeleri durumunda ortaya çıkabilecek yasal sonuçları değerlendirecek. Mahkeme, Pasifik Ada Öğrencileri Derneği gibi gruplardan gelen kişisel ifadeleri ve çeşitli devletlerin yazılı beyanda bulunduğu belgeleri inceleyecek.
Vanuatu ve Melanezya Spearhead Grubu'nun baş hukuk müşaviri Margaretha Wewerinke-Singh, devletlerin fosil yakıt çıkarma lisansları vermesi, bu sektöre sübvansiyonlar sağlaması ve emisyonları yeterince düzenlememesi nedeniyle uluslararası hukuku ihlal ettiğini savundu.
Tarihsel Sorumluluk Tartışması
Duruşmalarda, iklim krizinin tarihsel sorumluluğuna sahip olan ülkelerle krizin etkilerine en çok maruz kalan Bangladeş, Sudan ve Pasifik ada ülkeleri gibi devletler arasındaki adaletsizlik masaya yatırıldı. Sera gazı emisyonlarının büyük kısmının ABD ve Çin gibi ülkelerden geldiği vurgulanırken, bu ülkelerin mahkemenin yargı yetkisini tam olarak tanımaması dikkat çekti.
Paris Anlaşması ve Ötesi
Paris Anlaşması’nın yasal bağlayıcılığı tartışmanın merkezinde yer aldı. Almanya ve Suudi Arabistan, Paris Anlaşması'nın ötesinde yasal bir yükümlülükleri olmadığını savunurken, Antigua ve Barbuda'nın avukatı Zachary Phillips, bu anlaşmanın uluslararası örf ve adet hukukuna uymak için yeterli olmadığını belirtti.
Danışma Görüşünün Etkisi
Danışma görüşü bağlayıcı olmasa da, uluslararası iklim davalarında ve müzakerelerde önemli bir referans noktalarından biri olacağı tahmin ediliyor. UAD, kararını diğer uluslararası mahkemelerin şimdiye kadar aldığı kararlarla uyumlu olacak şekilde vermeyi hedefliyor.
Bu duruşma, iklim krizine karşı yürütülen adalet arayışında bir dönüm noktalarından biri olarak kabul ediliyor. Yüksek emisyon yapan ülkelerin tarihi sorumlulukları ve şimdiye kadar ihmal edilen ülkelerin hakları konusundaki tartışmalar, iklim krizine karşı uluslararası bir düzen oluşturulması yolunda kritik bir adım olabilir.
Comments